Kantaron yağı her evde, güzel çiçekleri bulabildiğiniz sürece, kaliteli bir zeytinyağı ile harmanlanarak kurulabilecek bir şifa. Amme ve lakin ‘Bakkal Kantaronu’ sürecini, emeğini, şifasını da anlatmak isteriz…

Herkese şifa olsun, herkes şifa bulsun.

Çiçeklerin şifasına hürmet ederek, e tabii ki öncelikle şifaya niyet ederek ve bize en nihayetinde şifasını verdiği için çok büyük minnet ederek topluyoruz çiçeklerimizi. Yağmur yağdıysa şayet, hemen yağmur sonrası çıkmıyoruz toplamaya… Dünyanın en huzurlu sayılabilecek anlarından biri bizim için, keyfini çıkara çıkara, doğaya saygı duya duya, usulca topluyoruz sarı güzelleri. Bilimsel bir yanı olmasa da bu çiçek toplama anının, verdiği huzuru aktarmak boynumuzun borcudur. Bitkinin rızasının olması için en gönülden verilen sevgi, işlenirken tüm güzelliğini saçmasını sağlar bizce…

Kantaron çiçeklerini, tomurcuklarını mis gibi beyaz örtülerimizin üzerine seriyoruz. Börtüsü böceği uçsun gitsin, çiçekler de biraz dinlensin, nemi gitsin, biraz dinginlesinler diye 6-8 saat zaman veriyoruz… Mis gibi bir görüntü bizim için.

Taze çiçekler, bembeyaz örtüler, tertemiz ip gibi dizilmiş cam kavanozlar ve kahraman zeytinyağımız! Hazırız. Tıka basa değil, az az da değil… İşin büyülü kısmı; bir bitki perisi gelse bu çiçeklerin üzerinde yatıp uyuyakalabilecekmiş gibi pofuduk pofuduk bir yastık gibi diziyoruz çiçekleri cam kavanozlara. Dengeli ve etkili bir şifa yaratıyoruz, hafife alınamaz bizim için.

Sonra kahramanımızı döküyoruz üstlerine. Kahramanda ne kahraman! Soğuk sıkım mis gibi zeytinyağı. Zeytinyağı berekettir!

Gelelim işi zamana bırakma kısmına… En zahmetli, en özen isteyen ve şifanın ortaya çıktığı bekleme anına. Güneş gören yerde bekletiyoruz, güneş gören dediysek 50 derece alev alev sıcaklarda değil, usul usul kızartan güneşte bekletiyoruz. Sabah güneşini, akşam güneşini eksik etmiyoruz kavanozlarımızın üzerinden. Öğle güneşinde gölgelendiriyoruz. Gözü çocuğunun her daim üstünde olan anne gibi bakıyoruz bu süreçte şifa dağıtmaya hazırlanan yağlarımıza, abartısız, şakasız… Arada açıyoruz ağızlarını tahta kaşıklarla çiçeklerle yağı daha da çok kaynaştırıyoruz…

8-12 haftada istediğimiz sonucu alıp, çiçeklerimizi bir güzel süzdürüp, bu yolculuğa çıkmamıza sebep oldukları için koca bir ‘’teşekkür!’’ ediyoruz. Şişelerimizin içine bir iki tane çiçek düştüğü zaman o şişelerin sahiplerini ‘’şanslı’’ olarak adlandırıyoruz. Bereketi, emeği, doğanın şifasını her daim yaşasın diye içten temenniler ediyoruz. Gittiği her eve, değdiği her tene, dokunduğu her bedene şifa olsun! Bu bizim için bir ‘’kantaron yağı yapımı’’ hikayesi değil, doğanın mucizesini emekle ve sevgiyle harmanlama süreci…

Öne çıkan blog yazılarımız